1 Aralık 2012 Cumartesi

Rigor Mortis kaset formatında



Rigor Mortis Zet'in ve Merve İlgün'ün katkılarıyla kaset formatında

A Side:

Doğdum Der
Mütemadiyen
Başka Gün
Olacak İş Değil
Tunguska
Gully Foyle
Can Sıkıntısı
Lagras
Sahte Koro
Gelme Ölüm


B Side:

Başka Gün (HairyBo Remix)
Olacak İş Değil (Grejuva Remix)
Sahte Koro (Da Poet Remix)
Tunguska (Armonycoma Remix)
Mütemadiyen (Zet Remix)
Kapat

hidden track # "İstanbul"














edinmek isteyenler "
mustafakocyigitor@gmail.com" adresine mail atabilirler.

Soru-Cevap: roadside.picnic @BantMagazine


Neden müzik yapıyorsunuz? Sizi müzik yapmaya yönelten motivasyonlar neler?
Armonycoma or slt: Dinleyince seveceğimiz müzikler yapıyoruz. Sample’larla yaklaşık 6 -7 yıldır iç içeyim. Bir ses bulup, onu farklılaştırıp başka seslerle birleştirmek beni hiç olmadığım kadar özgür ve yüksek bir yere taşıyor kişisel olarak ve bana kalırsa bu gibi durumlarda müzik bir ifade biçimi olmanın ötesine geçiyor ve kendi dilini yaratıp konuşmaya başlıyor. Siz de bu durumu akışına bırakıp onunla diyaloğa giriyorsunuz ve bu gerçekten harika. roadside.picnic neden müzik yapıyor sorusuna gelirsek; kafalardaki özellikle hip-hop adına tabuları yıkmak diyebiliriz. Aslında bu içimizden geleni yaptığımızda ortaya çıkan sonuç; biz hip-hop’ı kendimizden geçirip sunuyoruz hiçbir kalıba bağlı kalmadan. Kendinden geçmiş bir hip-hop, uçlarda dolaşan bir hip-hop…
Müzik sizin için “tam zamanlı bir iş” mi? Müzik dışında nelerle uğraşıyorsunuz?
Ağaçkakan: Müziği tam zamanlı iş haline çevirebilmeyi ben de isterdim ama ya 24 saat çok uzun bir süre ya da yan etmenler de bir hayli vakit alıyor, bunun ayrımını yapamıyorum bile. Kağıt üzerinde öğrencisi olduğum bir mühendislik tahsili nadasta bekliyor ve bir süre daha bekleyecek gibi. Akademik saçmalıklar dışında kendimce mükemmelleştirmeye çalıştığım bir koleksiyonum var, sanırım daha sakin, daha dingin bir adam olsam müzikle hiç uğraşmayıp, kütüphaneci falan olabilirdim.
Bir önceki cümlenin topyekün palavra olması müziğin hayatımda kapladığı alanı biraz daha transparan hale getirmek çabasından başka bir şey değil, değil mi? Açıkçası, yalnızca müzik yapabileceğim bir hayatı hem arzuluyorum, hem de çaktırmadan biraz korkuyorum.
Armonycoma or slt: Tam zamanlı  bir iş olması için elimden geleni yapıyorum, ne yazık ki bunun olması için daha zaman var gibi. Müzik dışında, 7. senesine uzayan bir endüstriyel tasarım öğrencisiyim, müzik harici zamanlarımda endüstriyel tasarım yarışmalarına katılıyorum, maddi olarak destek sağlıyor ve farklı bir disiplinde bir şeyler üretmek hem güzel hem de müziğimi de bir ölçüde besleyen bir durum.
Yaşadığınız yerin/yerlerin müziğinizde nasıl etkileri oldu/oluyor?
Ağaçkakan: Ankara’da yaşamaya başladım, Kurtuluş Parkı dışında hiçbir şey hatırlamıyorum. Samsun’da devam etti bu yaşama alışkanlığı, müziğin farkına varmam ve amatör bir şeyler üretmeme olanak sağlaması dışında bana kattığı tek şey uzaklaşma isteği oldu. İstek gerçeğe dönüşmeye yüz tutunca Eskişehir’e taşındım ve müzik adına başıma gelen her şey bu şehrin sınırları içindeyken cereyan etti. Somut imkanlar ve imkansızlıklar dışında, müziğin kendisine etken olduğunu söylersem yalan söylemiş olurum kısacası. Bana şehirler birbirlerine çok benziyor gibi geliyor, o yüzden nerede olduğumu çok umursamıyorum, içinden geleni yaparken lokasyon gözetmiyorsun. İçin içinde ya sonuçta, o kafi.
Armonycoma or slt: Eskişehir Türkiye’nin her yerinden gelen yığınla öğrenci nedeniyle kozmopolit bir şehir, mini bir İstanbul olma yolunda ilerliyor ve bana Türkiye’nin bir kesitini sunuyor. Eskişehir sayesinde tanışmış müzisyenleriz, dinamik bir şehir, zaman zaman can sıkıcı ama yine de güzel etkileri oluyor gözlemleme açısından. Bir gün eğer bir ovada ya da dağda müzik yaparsam etkilerini daha net anlayabilirim.
Kayıtları hangi ortamda nasıl gerçekleştiriyorsunuz? Bir kaydın içinize sinmesi nelerle alakalı?
Ağaçkakan: Evde kaydediyoruz. Her ne kadar artık prodüksiyon bazında analog çalışabiliyor olsak da bunu vokal kaydında gerçekleştirmek çok kolay değil. Ortalama bir mikrofon ve ses kartıyla kayıtları aldıktan sonra, duymak istediğimiz biçime dönüştürmeye çalışıyoruz. Deneme-yanılma çalışması da diyebiliriz. hoşumuza gidene kadar kurcalıyoruz bütün detayları.
Armonycoma or slt: Kayıtları ev ortamında, önceleri sadece software’ler kullanarak yapardım maddi imkansızlıklar ve bilgisizlikler nedeniyle. Ama software’den analog tınılar almaya çalışarak yapardım. Zamanla bu olay yordu. Şimdi iki tane hardware sampler’ım, bir de monotronum var. Bunlarla işin özünü çok daha rahat ve keyifli bir şekilde yansıtabiliyorum ve müziği sunma konusunda da büyük avantajları var. İçime sinmesi sesleri farklılaştırıp birleştirirken aralarındaki ilişkilerin uyumu ya da yakalanmak istenen uyumsuzluğun ortak bir dille konuşması anında oluyor. Yani altyapının mix’i aslında parçayı oluştururken ortaya çıkar, sonrası ufak tefek teknik detaylar.
Konser vermek, insanların önüne çıkmak konusunda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Armonycoma or slt: Demonation festivali bizim için ilk olacak bu konuda, uzun zamandır hep aklımızda olan bir konu bu. Ancak şimdi canlı performans için hazırız gerçekten heyecan verici bir durum, bilgisayar başında müzik üreterek başladık bu işe ve son iki yıldır M4NM oalrak sadece ürettik diyebilirim. Artık konser zamanı… Gerçekten heyecan verici bir durum.
Şimdiden şekillenmeye başlayan gelecek projeleri neler? 
Ağaçkakan: Rigor Mortis’e giren 11 şarkı dışında üzerinde mesai harcadığımız başka şarkılar da vardı. Biraraya geldiklerinde yaklaşık kırk dakika olan bu şarkıları üç bölüm oluşturacak şekilde mix’ledik ve ismini de Aşık Veysel’e selam yollayarak ‘Harekete Kimse Mani Olamaz’ koyduk. Sunumunu CD ve DVD şeklinde yapacağız. Detaylarından tam olarak bahsedemiyoruz ne yazık ki. Çünkü sürekli yeni fikirlerle değişime uğruyor ama kesin olan görsel ve işitsel disiplinleri bir araya getireceğimiz diyebilirim. Bunun dışında birkaç remix’in ve başka şarkıların da dahil olacağı, Rigor Mortis’in kaset versiyonu var. Demonation’a yetiştirmeye çalışıyoruz. Son olarak da Replikas’ın “Dadaruhi Tribute” projesine dahil olduk ve “Bir Bağlam Roka” şarkısının remix’ini hazırlıyoruz.

R.I.P Boris Strugatsky '19 Kasım'


Roadside Picnic romanı yazarlarından Boris Strugatsky'nin ölüm yıldönümü 19 Kasım ,
verdiğin ilham için teşekkürler , rahat uyu 

roadside.picnic - can sıkıntısı (h.s. #2) by Volkan Yalçın


roadside.picnic - can sıkıntısı (home session #2) from Volkan Yalcin on Vimeo.

Rigor Mortis albümünün 8. parçası Can Sıkıntısı 'na Volkan Yalçın tarafından kameraya alınıp stok görüntülerle harmanlanan home session video çalışması .

roadside.picnic / Audio Kombat | Peyote Eskişehir 11 Kasım

TRACKLIST

1.   Kulaksız Duvar , Sağır Pencere
2.   Başka Gün
3.   Can Sıkıntısı
4.   Eyyamgüder
5.   Gully Foyle
6.   Nocturnal
7.   Düende (NCR)
8.   Sahte Koro
9.   Mütemadiyen (NCR rework)
10. Bir Bağlam Roka (Replikas remix)
11. Köpekler ve Sigara Paketleri
12. Potpori (I'mpty & Ağaçkakan)
13. Interlude (w. Grejuva)
14. Yollar (Hariçten Gazelciler remix)
































roadside.picnic - Nocturnal | Peyote Eskişehir 11 Kasım '12 by Çağrı Özdem


roadside.picnic | Demonation No:3










roadside.picnic - kulaksız duvar, sağır pencere (demonation no:3)

demonation no:3 (1. gün)

Dadaruhi Tribute


Offprint, Peyote’nin desteğiyle Replikas’ın Dadaruhi albümünün 10. yılını bir tribute albümle kutluyor. Albümde yer alan 13 parça, 13 farklı grup / müzisyen tarafından yorumlanıyor. Sonbaharda yayınlanacak albümün şarkı listesi şöyle:

1- Change of Plans – Kemir Beni
2- Nekizm – Kör Taşın Kıyısında
3- Ventochild – Haydi Bir Ses Duy
4- Kim Ki O – .
5- Hayvanlar Alemi – Hacıyatmaz
6- Toll Tres – Yaş Elli
7- Ayyuka – Deli Halayı
8- Chopstick Suicide – Karabasan
9- roadside.picnic - Bir Bağlam Roka
10- Umut Çetin - Ş
11- Teyp Quartet  - Ömür Sayacı
12- Daire 2: General Gramofon – Kesit (Kesif)
13- Kafabindünya – Tabu


roadside.picnic | 21 Project



21, Fatih Evyapan ve M4NM müzisyenlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış bir projedir.
Fatih Evyapan'a ait olan 7 farklı görsel
Bu görseller üzerine işitsel çalışmalar yapan 7 farklı müzisyen/ortaklaşma.


roadside.picnic bu albümde eyyamgüder şarkısıyla yer aldı.







                                                           roadside.picnic - olacak iş değil (instrumental)



                                                          roadside.picnic - eyyamgüder (home session #1)

3 Ekim 2012 Çarşamba

roadside.picnic 'Rigor Mortis' Albüm Röportajı (Hiphoplife)


Bir süredir ‘farklı’ kelimesine ayrı bir boyut getirmekle meşgul olan M4NM oluşumundan Ağaçkakan ile Armonycoma or slt’in bir araya gelmesiyle oluşan roadside.picnic grubuyla son albümleri üzerine derin bir röportaj hazırladık. Okurken “Rigor Mortis” albümü hakkında tüm soru işaretlerinizin kaybolacağını garanti ediyor ve sizi renksizliğin renginde kaybolan bu iki isimle baş başa bırakıyoruz.
Öncelikle albümün yapım sürecine değinebilir misiniz. Ne kadar zamandır aklınızda olan bir projeydi, şarkıların bir araya gelişi ne kadar süre içerisinde gerçekleşti, albümün görünmeyen yüzünde emeği olan kimler vardı?
Ağaçkakan: Albümden ziyade roadside.picnic projesini neredeyse 2 yıl önce kararlaştırdık, fakat bir türlü üzerinde harcayacak zamanı yaratmaya yanaşmadık denilebilir. Bu gecikmenin ana sebeplerinden biri açıkçası benim. Keza Rigor Mortis'te dinlediğiniz altyapıların tamamına yakınını, konsepti, işitsel temasını bir sene öncesine kadar Armo ile beraber hazırlamıştık. Hatta dört beş şarkıyı o vakitler yazıp, kayda hazır hale de getirmiştim. Nezdimde her neden kısmen bahanedir o yüzden, böyle sıkıntılarım vardı da şarkıları hazırlamadım demeyeceğim. Yapmak istemedim, böyle bir konseptin üzerine kafa yormak isteğinde değildim. Bununla paralel olarak da benim hazır olduğum ana kadar albümün yapımı uzadıkça uzadı. Tuhaf bir şekilde bu da RSP'nin çalışma şeklini yarattı diyebiliriz.
Şarkıları yaklaşık 20 gün içerisinde yazıp kaydettim. Bu denli dar bir aralığa sıkıştırmamın yegane nedeni ise kafamın dağılmasını engellemekti. Tamamen adapte olabildiğimi hissettiğim anda yazmaya başladım, adaptasyonun sonlarına doğru gelirken de son şarkıyı kaydettim. Takvimi çok ciddiye alırsak, Rigor Mortis 1.5 yılda yapıldı. Bana kalırsa yalnızca bir ayda.
Öncelikle Zet, gündelik hayatın meşguliyetinin hat safhalara ulaştığı anlarda bile kaydettiğimiz her şarkıyı bir üst kademeye taşıyabilmemiz için fikirlerini bizden hiç esirgemedi. Hem eylem bazında, hem de düşünsel olarak Zet bizden sonra bu albümün en mühim emektarlarındandır. Bununla birlikte, anlatmak istediğimizi görsele dökebilecek algıya sahip Gizem ve ev arkadaşım da olmasından dolayı albümün her basamağına şahit olan I'mpty de bu albümün hayalet kadrosundandır.
Armonycoma or slt: Albüme geçen sene yaz dönemi başladık, beraber olabildiğimiz bir dönemdi ve yoğun bir şekilde konsept anlamında üzerinde düşünme süreciyle beraber, müzikal kısmını %90 o yaz dönemi bitirdik. Ardından farklı sebeplerden araya bir ton şey girdi, hali hazırda sözleri yazılmış 5 parça ve 20’yi aşkın beat’le yaz dönemini kapattık derken diğer yaz geldi ve Burkay albüm çıkışından 15 gün önce “4 Temmuz'da çıkarıyoruz albümü” dedi. Yine yoğun bir dönemin ardından 11 track’lik bu albüm ortaya çıktı. Tabii bu ara; gecikme gibi görünse de konsept olarak değişimlerle beraber iyi bir bütün koymamıza, işe biraz da uzaktan bakabilmemize olanak tanıdı.
Aslında belirttiğim gibi daha fazla altyapımız ve experimental ambient sanatçısı Utku Tavıl ile, bizim oluşumdan Type Wheel ile ortak çalışmalarımız da vardı bunları dışarda bıraktık. İlk albüm tamamen bizim olsun istedik. Bu dışarıda kalan parçaları ileriki projelerde değerlendirmeyi düşünüyoruz.
Albümün en önce biten kısmı kapaklardı herhalde. Gizem çıkarmayı planladığımız iki albümün kapaklarını da kolaj çalışmalarıyla kısa bir süre içerisinde önümüze koydu. Bu çalışmaların da albümde payı büyüktür. Zira kolaj çalışmalar olması Rigor Mortis'in müziğinin de sample’lardan bir kolaj olmasıyla örtüşüyor. Parçaların son haline gelmesinde Zet'in de payı büyük, mix’lenmiş parçalara güzel bi' cila atarak sound olarak bütünlüğü sağladı diyebiliriz.
Albümü internet üzerinden dinleyicilere sunmakla sınırlı kalmayıp sınırlı sayıda bastırdınız ve satışa sundunuz. Müzik söz konusu olduğunda maddi kaygılar taşımayan bir oluşum olduğunuzu biliyoruz, albümü basmanızın sebebi neydi? Satış için size ne kadar istek geldi, daha fazla basım yapmayı düşünüyor musunuz?
Ağaçkakan: İlk etapta böyle bir planımız var mıydı hatırlayamıyorum bile. Çünkü, haziran ve temmuz ayları benim için müthiş süratli geçti. Ben de yakalamaya çalışmaktansa akışa bıraktım kendimi. Elimizde bir materyal, görece bir kanıt olmasını çok istiyorduk. İnsanın bazen kendine bile hatırlatması gerekiyor çektiği sıkıntıyı ve kısmi heyecanı.
Elbette, üç yıldır herhangi bir maddi karşılık beklemeden müzik yaptığımız doğru ve bu tüm M4NM genelinde bir tutumdu. Bunu kıracak alt-grup biz olmalıyız gibi bir düşünceden ziyade olası bir senaryoyu inceleme fırsatıydı bizim için bu. Maddi kaygının tanımına göre bahsi geçen düşünce değişkenlik gösterir. Yalnızca 70 kopya satmış bir albümden bahsediyoruz burada. Gelir adı altında cebimize giren para taşınma masraflarına ve yine müzikal yatırımlara gitti tamamen. Zaten müzikten tek beklentim, sürekli müzik yapabilecek durumda kalabilmektir. Fazlası değil. Azında ise zaten kendi evinde müzik yapan adam egosuna bürünebilirim.
Armonycoma or slt: Albümü basmamızın sebebi tamamen koleksiyon amaçlı ve yapılan işin sanaldan biraz olsun sıyrılıp somut bir hale gelmesiydi. Maddi bi’ beklentimiz yoktu ve albümü nete vermemize rağmen yaklaşık 70 tanesini dinleyicilerimize ulaştırdık. Bu da sevindirici bir şey. Şu an hali hazırda 7-8 civarı kopya Kontraplak Record Store'da satılmakta. Talep olursa bir 3. baskı yapabiliriz, ama şimdilik düşünmüyoruz.
Sizlere henüz yabancı olanlar için roadside.picnic grubunun felsefesi, yola çıkış amacı ve müziğe bakış açısından bahsedebilir misiniz? roadside.picnic hangi özellikleriyle diğer M4NM gruplarından ayrılıyor ve hangi özellikleriyle tekrar M4NM ile aynı çatı altında toplanıyor?
Ağaçkakan: Müziğin nasıl olması gerektiği çok farazi genelde de cevapsız kalabileceği bilindiği halde üzerinde hayli mesai harcanabilecek nitelikte bir problem. Biz de bu problem üzerine 'manasız' zamanlar harcadık, özellikle geçen yaz. Nerdeyse üç koca ayı beraber geçirdiğimiz bu dönem içerisinde iki insan ne kadar ortak nokta yakalayabilirse, o kadar ortak nokta yakalayabildik, yani az. Ama zaten biz RSP'nin bir kesişim kümesi olmasındansa, bir birleşim kümesi olması taraftarıydık. Yani ikimizin de köşeli fikirleri vardı ve birbiriyle çok da ilintisi olmayan bu fikirleri kabaca birbiriyle birleştirdik diyebiliriz.
Var olan ve garip bir inatla tekrara dayanarak var olan günümüz hiphop sound’unu nasıl geliştirebiliriz, nasıl merkeze adeta mıhlanmış bu bakış açısını daha uçlara çekebiliriz sorusunun cevabı RSP'nin felsefesi. Deneysel kelimesi belki fonetik olarak çok yakışıklı olabilir, ama bunun arkasına sığınmayı kolaya kaçmak olarak nitelendiriyorum. '08 yılı ve sonrasında Türkiye'nin lügatine iyiden iye yerleşen 'deneysel' kelimesi bana bu coğrafya üzerinde çok absürt şeyler çağrıştırıyor ne yazık ki. Bununla birlikte bir tür olarak değil, bir metot olarak "experimental" karizmasını albümün bir çok yerinde uygulamaya çalıştık. Ama bu bizi deneysel bir grup değil, deneysel uygulamalarla haşır neşir bir hiphop grubu yapar.
RSP, M4NM içerisindeki belki de en dağınık proje olmasının yanında, benim kişisel olarak daha evrensel gördüğüm bir ortaklaşma açıkçası. Kaotik çıkarsamalar ve kafa karışıklığı da dahil olmak üzere bir sürü olumsuz etmeni törpülemekten ziyade müziğin içine katmaya çalıştığımızdan dolayı ufak bir makasla M4NM'in diğer projelerinden hayli farklı bir rotada ilerliyor. Belki biraz imkansızı denemek olarak addedilebilir, keza şu an bile paralel doğrular  birbirini sonsuzda kesmeye devam ediyor. Fakat açık konuşmak gerekirse, insanın algısını ve bilhassa yargısını etkiyen ne varsa bu projeye katkı sağladı. Sağlıklı düşünmek gibi bir kaygısı olmaması RSP'i ayrık tutan köprülerden yalnızca biri diyebilirim.
Armonycoma or slt: RSP grubunun felsefesi, farkına varılmayan ama aslında sınırları çok geniş olan hiphop müziği içinde yeni yollar açmak. Sınırlarının genişliğini anlamak için Afrika Bambaata'ların, Grandmaster Flash'lerin yaptığı ilk örneklere bakmanız yeterli. Yaptığımız zaman zaman "bu da hiphop mı?" gibi tepkilere yol açabilir, açtı da hatta Lagras’ın videosuna çok ironik yorumlar aldık; bizi evde uyuşturucu kullanıp müzik yaptığını sanan tipler olarak tanımladılar. Biz hiphop'ı kendimizden geçirip sunuyoruz ve hiphop'a gönülden bağlıyız. Bizim anladığımız bu; seversin ya da sevmezsin. Mesela şöyle bir önyargı da var; "ben sizi dinliyorum ama hiphop dinlemiyorum". Bu da yine kafalardaki kalıplardan kurtulamama davranışlarından biri. Bu önyargıları ve tabuları yıkmak temel amacımız. Ama özellikle hiphop alanında experimental kelimesi bu coğrafyada ne kadar içi boşaltılmış bi’ kavram olsa da yaptığımızın temeli orada. Bu albümde bolca Türk sample'ı kullandım örneğin. Zamanında beynimize kazınmış melodileri farklı bir formla sundum. Bu zaman zaman başka tür müziklerden de esintiler verdi ama özünde hepsi hiphop.  Rigor Mortis, bizim için bir konsept albümdü ama yapılış yollarında bolca deneyselliğe rastlayabilirsiniz. Örneğin bundan sonraki albümün bunla benzerliği ne kadar olur hiç bilemiyorum. Büyük ihtimalle benzemeyecek. Herhangi sürekli bir sound kaygısı yaşamadan özgürce kafamıza ne eserse üretebileceğimiz bir platform RSP. Bu yönüyle belki ayrılabilir diğer M4NM gruplarından ama hiphop'ın sınırlarını zorlama konusunda da birleşiyor sanırım.
roadside.picnic'in ulaşmak istediği kitlenin özellikleri nelerdir? Bu kitle genel M4NM dinleyici kitlesini düşündüğümüzde nasıl farklılıklar gösterir? Ya roadside.picnic'in müzik piyasasında örnek veya ilham aldığı isimler?
Ağaçkakan: Kitlenin niteliklerini talep etmek ya da hak edilen yerde olmamak gibi şeyler beni ilgilendirmiyor. Benim dinleyiciden bir beklentim hiçbir zaman olmadı, tahmin ediyorum ki onların da benden olmamıştır. En azından 'müzik' bağlamında benim öyle bir adam olma kabiliyetim yok. Varmaya çalıştığım nokta basitçe bu yani. Herhangi bir güruhun fethini önemsemiyorum, yalnızca izliyorum. Bu yaptığımız müziğin bir getirisi olmalı, ekstra davranışlarda bulunmak ya da isteği bariz bir şekilde göstermek bana samimi ve tutarlı gelmiyor. Ağaçkakan dinleyen ya da Armonycoma or slt dinleyen bu projeye ne kadar kulak verdi bilmiyorum ve bu belirsizlik benim hoşuma gidiyor. Ben dinleyici, dinleyici ben için kimliksiz kaldıkça daha da memnun oluyorum.
Ağız birliği gibi yapmış görünebiliriz, fakat ilham söz konusu olduğunda verebileceğim üç isim var: Clouddead, Reaching Quiet ve Themselves.
Armonycoma or slt: Açıkçası ulaşmak istediğimiz kitlenin özelliklerini belirlememiz biraz tuhaf kaçar ve açıkçası bilmiyorum da kitlenin özelliklerini. Sanırım genç kesim çoğunlukta. İnsanlara sunuyoruz bu albümü ve sadece hiphop kitlesiyle sınırlı kalmasını da istemiyoruz. Dili anlamasalar bile yurtdışından da çok olumlu tepkiler aldık. Bu da varmak istediğimiz noktaydı, evrensel bir şeyler de yapabilmek. Açıkçası ben bu kitle tanımını çok algılayamıyorum nasıl bir kitlemiz var, bilmiyorum RSP'nin kitlesi nedir, onu da bilmiyorum. Ama ortak noktada buluşabildiğimiz kafaları görmek sevindirici bir şey. En başından beri en çok etkilendiğimiz müzik grupları; Clouddead ve Themselves'tir.
Albümün adına değinmek istiyorum. Rigor Mortis; “ölüm sertliği” anlamına geliyor ve özetle ölüm sonrası kasların katılaşmasını ifade ediyor. Albüm adı olarak bunu seçmenizin sebebi neydi? Bu iki kelime roadside.picnic üyelerine ne ifade ediyor?
Ağaçkakan: Bu resim yapan birine neden bu rengi kullandın demek gibi bir şey sanırım. Ve daima sorulası olmuştur doğal olarak. Rigor Mortis anlamının getirisi olarak ölüm konseptini en iyi özetleyen kelime bence. Çünkü, bu sertlikten sonrası benim için hiçbir şey ifade etmiyor. Anlamın benim için bittiği yeri gösteren bir işaret de diyebiliriz.
Armonycoma or slt: Albümün genel temasını özetliyor aslında, yine en başından konmuş bir isim ve bu isim olsun, kapak görselleri olsun, albümün albüm olmasında büyük etkileri var. Bir kelimenin anlattıkları, bir rengin anlattıkları bunlar birbirini tetikleyerek bütünü oluşturuyor, bir süreden sonra siz farkına varmadan birbiriyle örtüşür hale geliyor. Bana kalırsa Rigor Mortis, roadside.picnic'in ilk albüm adını ifade ediyor sadece.
Rigor Mortis bir albüm mü, bir proje mi, bir seri mi, bir felsefe mi, yoksa müzikal bir anlayış mıdır?
Ağaçkakan: Rigor Mortis, bir kavram hakkında akla gelen her düşüncenin karmakarışık ve belirli bir kurala bağlı olmadan metin ve notaya döküldüğü bir albüm yalnızca. Kendine ait bir felsefesi ve müzikal anlayışı olduğu aşikar fakat bu devamlılık anlamına gelmiyor. Yani bundan sonraki çalışmalarımızda hem yapıyı hem içeriği tamamıyla değiştirebiliriz. Bakalım zaman bize ne getirecek ve biz bunu nasıl yorumlayacağız. Merak eden varsa, işte ben de onun kadar merak içerisindeyim.
Armonycoma or slt: Rigor Mortis, kendi içinde felsefesi olan bir albüm. Yeni bir müzikal anlayış olarak da görülebilir. Ama daha önce de söylediğim gibi bundan sonraki albümlerin Rigor Mortis'le bir bağı olmayacak. Güzelliğinin de burada olduğunu düşünüyorum.
Rigor Mortis boyunca tekrar edilen en önemli temalardan birinin ölüm olduğunu söyleyebiliriz. Sizlerin bu temaya böylesine yoğun değinmenizin sebebi nedir? Ağaçkakan ve Armonycoma or slt ölümü nasıl yorumlar, ölüm karşısında nasıl bir duruşları vardır?
Ağaçkakan: Anlamın benim için kaybolduğu yer demiştim ölüm için. Anlamın kaybolması anlamsızlığı çağrıştırıyor gibi görünebilir. Fakat, biraz daha derinlemesine düşünürsek, yani ben düşündüğümde, insan hayatının bitmesi bir çok fikri ve hissiyatı açığa çıkartıyor. Bunlar öyle şeyler ki, -ve genelde çamur gibi bir kıvamları oluyor- istediğin şekle sokabiliyorsun, belirsizlik muazzam bir özgür alan veriyor. Yoğunluğun sebebi kısmen budur diyebilirim.
Ben ölümü tamamlanmışlık olarak yorumlarım. Tamamlanmışsındır ve çürümeye başlarsın. Bundan sonra herhangi bir ikinci hayat ya da vaatlerin getirisi olan metafizik mekanlara inancım uzunca bir süredir olmadığından en çok zorlandığım şey, ateist olmamın ölümü yorumlamama engel olabileceği ihtimalini ortadan kaldırmaktı. Objektif bir bakış açısıyla yazdığımı söylemiyorum, tabii ki kişisel düşünceler hakim her sözde. Ama madem ölümden sonrasına dair bir inanca ya da beklentiye sahip değilim, o halde albüme bu propagandayı sokmamalıyım diye düşündüm ve elimden geleni yaptım. ya da yapmışımdır umarım.
Armonycoma or slt: İnsanın ölüm karşısında aldığı tavır onun hayat felsefesini oluşturur. Bu albüm de bizim tavrımızı gösteriyor. İlk albümü ölüm teması üzerine kurmak.. ilk önce öldürdük sonra dirilteceğiz. Ölüm benim için büyük bir merak olgusu onu deşmek de en çok sevdiğim iş. Çünkü tüm insanlığın tıkandığı tek nokta o.
Albümün kapak çalışması da şarkılar boyunca yinelenen ölüm temasını çok iyi yansıtıyor. Kapağın anlatmak istediklerinden, verdiği mesajdan bahsedebilir misiniz?
Ağaçkakan: Eğer birden çok insan bir paydada birleşiyorsa, yani bunun adı birleşmeyse, her insan ayrı ayrı özgürdür. Herhangi bir kesişim alanı bulmak gibi çabamız olmadığından dolayı üzerine düşeni yapan herkes alabildiğine özgürdü. Armo atmosferi oluştururken ben ona karışmadım, ben yazıp-kaydederken o bana karışmadı. Gizem, 'Rigor Mortis'i yorumlarken biz de ona karışmadık. Ortaya bir ürün konuyorsa ve bu bir yaratıcılık gerektiriyorsa, yönlendirmelere karşıyım ben. O yüzden, ne şimdi ne de bundan önce ortaklaşa çalıştığım herhangi bir insana dayatmada bulunmadım, bulunmayacağım. Bir yorumlama meselesi bu, bence üçümüzün ortak bir frekansı birbirimizden habersiz yakalayabilmesi mühim olan.
Albümün miksaj kalitesi ile ilgili ufak çaplı olumsuz eleştiriler mevcuttu. Bazı kesimler ise bu durumun albüme ayrı bir hava kattığını, sizinle bütünleştiğini savundu. Sizin bu eleştirilere cevabınız nedir, prodüksiyonun yeterli olduğunu düşünüyor musunuz yoksa daha iyi olabileceğine mi inanıyorsunuz?
Ağaçkakan: Bu yeterlidir gibi bir cümle kurmak duruşumuza aykırı olur zaten. Teknik eleştirileri garipsemiyor aksine dikkate alıyorum. Miksaj kalitesi kesinlikle çok çok daha iyi olabilirdi ve bu bizim görece yetersizliğimiz olabilir. Şarkıları daha dinlenebilir hale getirmeyi tabii ki hedefliyoruz. Fakat, şurası da bir gerçek ki en nihayetinde nasıl bir teknik ilerleme kaydedersek kaydedelim, cam gibi, parlak bir sound ile karşılaşamayacak dinleyenler. Sonuçta butik açılışlarında ya da Sinan Çetin filmlerinde duymayacaksınız yaptığımız müziği.
Armonycoma or slt: Daha iyi olabileceğine inanıyorum. İçinde bulunduğumuz imkanları zorlamaya çalışıyoruz her ne denli eksik olsa da. Bunları bir engel olarak görüp mızmızlanıp üretmemektense daha çok  çalışmaya  ve anlamaya yönelten bir olgu olarak bakmak daha doğru olur.
roadside.picnic bir MC ve bir beatmaker barındıran yapısı bakımından No Call ‘Recently’ ile benzerlik gösteriyor. Ağaçkakan, I’mpty ile çalışmak ve Armonycoma or slt ile çalışmayı karşılaştırabilir misin bizim için? roadside.picnic bünyesindeki Ağaçkakan ile No Call bünyesindeki Ağaçkakan arasında ne farklar var? Anlatım şekli, müzikal tarzı veya değindiği konular değişiyor mu grup üyesi değiştikçe?
Ağaçkakan: Eğer arada ufak bir fark bile yaratamadığımı düşünsem, ikinci bir projeyi kesinlikle dinleyiciye sunmam. İki farklı karaktere, düşünce yapısına bürünebilmek için müthiş yararlı oluyor benim için. Ve bu bariz fark aslında prodüksiyondaki keskin ayrımlardan kendine çıkış noktası buluyor. I'mpty ile çalışmak benim için daima çok rahat oldu. Birçok yönden paralel düşüncelere sahip olduğumuz için ve iletişimimiz inanılmaz kuvvetli olduğu için daha bütünleşik bir karakteri var No Call 'Recently'nin. Yani, I'mpty beni en iyi anlayan ve yorumlayan prodüktör dersem, Armonycoma or slt ise beni anlamaya bile çalışmayan başına buyruk bir adam demeliyim. Bu karşılıklı anlaşılma beklentisizliği de uçurumları birleştiriyor bir nevi.
NCR'de belirli bir hikaye ve karakter üzerine çalışmamızın bir getirisi olarak uyum kaçınılmaz bir gereklilik. Tetris geldi ilk aklıma, birbirimizi tamamlıyoruz diyebilirim I'mpty ile. Yazım safhasına geçmeden evvel bütün şarkıların taslağını, ilerleyişini, bağlantılarını hesaplıyorum NCR'de. Çünkü, biraz önce de söylediğim gibi ortada bir hikaye ve bu hikayenin de iki anlatıcısı var. Birinci albümde, üçüncü albümde filizlenecek bir düşüncenin tohumlarını ekebiliyorum, velhasıl ekmem de gerekiyor. Büyük resme bakmak gerekiyor  yani, fakat Armo ile birlikte bir şeyler yaptığımızda taban tabana zıt bir hal alıyor bu durum. Kısaca toparlayacak olursam; NCR projesinde bütünün doğru olması gerektiği için parçalar doğru olmak durumunda. RSP projesinde ise parçaların ya da bütünün doğruluğu/yanlışlığı, gerekliliği/gereksizliği hiçbir önem arz etmiyor.
Armonycoma or slt, sana göre bu iki grup arasında ne tür temel benzerlik ve farklar mevcut?
Armonycoma or slt: No Call'a roman dersek, RSP de bir konu üzerinde serbest denemelerden oluşan bir kitaptır. Sound olarak da aynı tanımlamayı ele alabiliriz. Baktığınızda albümde  birbiriyle çok örtüşen beatler yok ayrı kafalardan çalan birçok beat var. Benzeştiği noktalar sizin dediklerinizin dışında aklıma gelmiyor. MC aynı olmasına rağmen. Burkay her projede farklı karaktere ve havaya bürünebilen bir MC. O yüzden M4NM’de MC sayısının eksikliğin hiç çekmiyoruz sağ olsun.
roadside.picnic’in farklı müzik türleri ile Hiphop etkileşimini işleyen bir oluşum olduğunu söylediniz, sizce Türkiye ve burada üretilen müzikler bu etkileşimin gözlemi için yeterli çeşitliliğe sahip mi? Bu gözlemi yaparken nerelerden, kimlerden ve nelerden faydalandınız?
Ağaçkakan: Şimdiki zamansa mevzu bahis, kesinlikle yeterli değil. Uzunca bir süre olacağını da zannedemiyorum. Rigor Mortis'te kendimize çalışma sahası olarak '60-'70 dönemini seçtik. Bunun üzerine yoğunlaştık. İnanın o kadar çok şarkı dinledik ve beğendik ki, seçim yapmamız inanılmaz zor bir hal aldı. Bu demek değil ki, bu projenin sound’u bundan sonra daima böyle olacak. Büyük ihtimalle bir sonraki çalışmamızda kendimize farklı bir dönem seçip, bu dönemi ilkine göre daha farklı yorumlayacağız.
Armonycoma or slt: Türkiye'de üretilen iyi müzikleri görebilmek için biraz eskilere dönmek gerekiyor. Ve sample’lardan da anlayabileceğiniz üzere özellikle 70'lerden etkilendiğimiz grup ve müzisyenler çok kalabalık bir kadroya tekabül ediyor. Ve zamanında gerçekten çok iyi müzikler yapılmış. Şimdi o kadar çok rastlayamıyoruz böyle müziklere açıkçası, tabii internetin girmesiyle sınırlar kalktı neredeyse bütün dünya müziklerini takip edebileceğimiz bir durumdayız. Bu da bize karşılaştırma imkanı veriyor. Çok farklı türlerden müzik dinliyoruz ve bunların da oluşturduğumuz müziğe etkileri büyük oluyor.
Giriş şarkısı “Doğdum Der” dinleyici açısından albümün en ilgi çeken çalışmalarından birisi olmuş gözüküyor. Altyapının da etkisiyle şarkı akıcı, sürükleyici bir yapıya sahip olmuş. Şarkıyı yaparken ne gibi düşüncelere ve hislere sahiptiniz, şarkıda ne gibi mesajlar saklı?
Ağaçkakan: Doğdum Der, biraz daha unutkan olsak albümde yer almayacaktı. Altyapının yapıldığını son anda hatırlamamla birlikte Armo'dan istedim. Karadenizli olmamın bir getirisi olarak Kazım Koyuncu bu albümde olmak zorundaydı. Biraz o yörenin havasını solumuş bir insansanız, o ufacık coğrafyaya bir müzisyenin ne kadar etkiyebileceğini fark edebilirsiniz. Bu elbette mahalli milliyetçilik değil, yalnızca biraz daha şanslı olduğum için birebir gözlemleme fırsatım oldu. Yazarken, kaydederken çok zorlandım. Soyut bir sorumluluk taşıyormuşum gibi hissettim diyebilirim. Çıkış noktam ölen bir insanın doğmak zorunda olduğuydu. Bütün şarkıyı da bunun üzerine kurdum.
Armonycoma or slt: Bu albümde kesinlikle Kazım Koyuncu olmalıydı. Beat’i geçen yaz bu zamanlar yaptım. Birkaç şarkıda olduğu gibi, sample'ını aldığımız sanatçıların seslerini de kullandık. Bu da artık dünyada olmayan ama beraber bir şeyler yapmak istediğimiz büyük adamlarla bir nevi düet yapma imkanı oluşturuyor. Nakaratta Kazım Koyuncu'nun sesinden sonra Burkay'ı duymak bize çok güzel ve ilgi çekici geliyor. Parçada saklı bir mesaj yok her şey ortada.
“Ben doğana kadar kalabalık değildi Türkiye” sözüyle başlayan oldukça kısa ama bir o kadar yoğun anlamlara gebelik eden bir şarkı “Tunguska”. Sound’ının da alışılmadık, şaşırtıcı ve yine de başarılı bir yorum olduğu hemen fark ediliyor. Hem şarkının ilk dizesini, hem de şarkının simgelediklerini bizim için değerlendirebilir misiniz?
Ağaçkakan: Carl Sagan'ın Cosmos serisini izlediğimde karşılaşmıştım Tunguska olayıyla, o vakitler kenara not etmiştim bunu. Eğer araştırılırsa müthiş bir ilham kaynağı olduğu konusunda bana hak verilecektir veya verilmeyecektir, orası bakış açısıyla alakalı. Konumuza dönecek olursak; Tunguska'da zamanında hakim olan senaryosuzluk, bilinmezlik, açıklanamazlık günümüz Türkiye'sinin hem müzikal, hem de politik çıkmazlarıyla birebir örtüşüyor bence. Kaf dağı ve benzerlerinin, daha doğrusu yükseltinin sadece alçakların yığını olduğundan bahsetmeye çalıştım. Ne kadar yüksekte olduğun değil, yükseğe çıkmak için altına ne kadar alçak rakım mahkum ettiğindir çünkü hesap vermen gereken.
Armonycoma or slt: Herhalde birbirinden farklı parçalardan sample’ları kesip birleştirdiğim şarkılar içinde en çok materyal kullandığım Tunguska'ydı. Sound'unun şaşırtıcı olması bu sebepten olsa gerek. Tabii Ayça ve Elma şekerlerini de unutmamak gerek.
Müziğiniz ve sözlerinizin anlaşılması kolay olmayan bir tarzda birleştiğini söyleyebiliriz sanırım. Ancak bu albümde seviyeyi birkaç basamak daha yükseğe taşımışsınız. M4NM olarak sahip olduğunuz bu müzikal anlayışın çıtasını bundan sonra daha da yükseltmeyi planlıyor musunuz? Dinleyici tarafından anlaşılamıyor olmak sizi endişelendiriyor mu?
Ağaçkakan: Anlaşılmamak kendime görev addettiğim bir şey değil. Ya da bundan sonra daha da karışık, daha da ayrık yazmalıyım gibi hedefler koymuyorum kendime. Ya da yazarken dinleyicinin duyar duymaz anlayabileceği birincil anlamdaki cümleler kurmaktan endişe duymuyorum. Zaten ister istemez tam anlamıyla anlaşılmayı mümkün olarak da görmüyorum. Biraz çelişkili gibi dursa da, aslında sadece içgüdüyle alakalı diyebilirim. Benim yapabildiğim bu, benim bir şey anlatırken kullanabildiğim dil bu, o kadar. Şu an içinde yaşadığımız zamana kadar tecrübe ettiğim, okuduğum, izlediğim her şey benim bile anlamadığım yerlerden kafamın içine nüfus edebiliyor, bu da yazarken kendine bile yabancı olabilmeyi getiriyor ne yazık ki.  Bazen benim önlememeyi öğrendiğim şekilde aklıma geleni yazabiliyorum, yabancılaşmaktan kastım bu, eğer bu bana dezavantaj sağlıyorsa diyebileceğim tek şey; zaten konu müzikse M4NM hemen hemen her tabuda biraz dezavantajla başlıyor dinlenmeye.
Armonycoma or slt: Yorum için teşekkürler. Daima M4NM'de bu böyle olacak. Kuruluşumuzun amacı bu: ortada olanla değil perde arkasında kalanla ilgileniyoruz ve progressive olmak her projede ön planda zaten. Anlaşılmakla ilgili Tarkovski'nin çok iyi bir sözü var: "Anlaşılır olmaya çalışmak, anlaşılmaz olmaya çalışmak kadar saçma." Gerçekten durum bu! Biz anlatıyoruz sadece. Anlayan varsa ne ala.
Genel olarak M4NM oluşumunu konserlerde görme şansına erişemiyoruz. Bu sizin tercih ettiğiniz bir durum mu? Müzik anlayışınız ve müzikal tarzınızın buna sebep olduğu iddia ediliyor, katılır mısınız?
Ağaçkakan: Elbette katılmıyorum. Kafamızdaki ve uzunca bir süredir erişmek için mesai harcadığımız konser düzeni için kalabalık hiphop jam'ler yeterli olmuyor. Böyle konserlerden haz etmiyorum demek değil bu, yalnızca bizim dinleyiciye sunmaya çalıştığımız canlılıkta bazı elementlerin yerleri farklı olmak durumunda. Herhangi bir beat’in üzerine de söyleyebilirim muhakkak, fakat biz yapım sürecinde bundan daha kompleks çalışıyoruz ve bunu da sahneye adapte etmek isteğindeyiz. Nerdeyse hazırız diyebilirim, bayağı yakın bir tarihte bu konuda da gelişmeler olacak.
Armonycoma or slt: Bizim kaç yıldır aklımızda olan bir durum bu. Yani yaptığımız müziği nasıl canlı performansa dökebiliriz düşüncesi zaten hep planladığımız bir şey. Ancak gerek ekipman eksikliği,  gerek farklı şehirlerde yaşama bunları geciktiren öğelerdi. Takdir edersiniz ki klasik rock üçlüsüyle bu müzik icra edilemiyor. CD player'dan beat’i verip üstüne rap yapmak da hiç istemediğimiz bir durum ama artık tam olarak olmasa da gerekli donanıma sahibiz. Sampler'larımz hazır, konser yakınlarda, takipte kalın.
roadside.picnic ve M4NM’in yakın veya uzak zaman içerisinde bizlere sunmayı planladığı ne gibi projeler mevcut?
Ağaçkakan: roadside.picnic projesi üzerine tasarladığımız iki klip vardı. İki görsel sanatçıyla da anlaştık, fakat zaman ve lokasyon problemleri işlerin aksamasına neden olabiliyor. Şu an bu konular belirsizliğini koruyor ama bir anda biz de bir sürpriz ile karşılaşabiliriz. Zet'in iplerini elinde tuttuğu bir kaset projemiz var. O da gerçekleşmek üzere, Rigor Mortis'te yer alan 11 şarkıya ek olarak dinlemediğiniz iki şarkı ve 4 remix bu albümde yer alacak.
Kişisel olarak cevaplarsam, uzunca bir süredir hasatta çürümeyi bekleyen 'Dyslexia' hala güncelliğini koruyor. Çok güvendiğim bir düzine şarkıyı hazır hale getirdim, fakat kendimi kayıtlar için yeterince enerjik hissetmediğimden sürekli erteliyorum. Bütün bunlara ek olarak kış dönemi boyunca kafa patlatacağımız bir seri sonu da ufak ufak filizleniyor. No Call ' 'Recently' 4.
Armonycoma or slt: En yakın olarak fazladan iki veya üç şarkı ve dört farklı prodüktörün remix’lerini eklediğimiz bir kaset projesi var. Remix’leri yapacak isimler; Da Poet, Zet, Type Wheel ve Almanya'dan HairyBo. Sınırlı sayıda basacağımız bu kasetin sadece albümdeki parçalardan oluşmasını istemedik, özel olmasını istedik. Tabi bir de 60 dakikalık bir kasede 30 dakikalık albüm çekmek yanlış olurdu. Kasedin oluşma sürecini bizden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen Zet üstlendi. Bunun ardından Rigor Mortis remix projesi var her şarkıya farklı bir ismin remix yapacağı. Ayrıca İstanbul Tasarım Bienali için İstanbul temalı yeni bir parçanın yapım süreci içerisindeyiz. Aklıma son olarak gelen, Fatih Evyapan ve M4NM müzisyenlerinin ortaklaşa yaptığı 21 projesi içerisinde de bir roadside.picnic şarkısı dinleyebileceksiniz.
Röportajı sonlandırırken dinleyicilerinize, yakınlarınıza, müzisyenlere, müzisyen adaylarına söylemek istediğiniz neler var?
Ağaçkakan: Albüm çıktığından beri desteğini gözle görebildiğimiz HHL ailesine, bir de röportaj imkanı sunduğu için teşekkür ediyorum. Herkes bakabildiği kadarıyla iyi baksın kendine, hoşça kalın.
Armonycoma or slt: Öncelikle Hiphoplife ailesine bize konuşma fırsatı tanıdığı için teşekkürler. Zira konuşmamız elzem görünüyordu. Yol kenarındaki yeni pikniklerimize bekleriz herkesi. İyi müzikle kalın.

roadside.picnic – Rigor Mortis (Wildstyle Magazine)



Es wird wieder abgedreht! Das Left-field Hip Hop Duo roadside.picnickommt aus der Türkei und rappt auch in seiner Landessprache, wie mir der Google Translator versicherte. Rigor Mortis, zu deutsch Totenstarre, heißt ihr Album. Ein düsteres, wuchtiges, kraftvolles Album, schwer zu entschlüsseln, für die wenigsten verständlich, aber kompromisslos nach vorne.   
Unbedingt mal reinhören!

kaynak

26 Eylül 2012 Çarşamba

deuss ex machina: kenarlık#7


"ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız..." - جبران خليل جبران* 

tarumar edilmeye doyulmayan güncelliğin, manipüle edilmekten aslı / astarı / anlamı çoktan unutulan sözcüklerin, delik deşik edilmiş hissiyatların, zikrini fikrinin garabetlikleriyle kamufle / örtbas etmeye gayretkeş olanlara ait muktedirliğin günü geceye kavuşuyor. günleri geceyle ha'bire, harala gürele didişiyor. durmaksızın yinelenmekte olan detayların üzerinin çizilmesinden çok her şeyin üzerinin karalanması v silinmesinden, sinikleştirilmesinden yola çıkılan bir güncellikte derman sessizliğin orta yerinde, sessizliğin tam da dibinde bitiveren bir nefeste saklı kalıyor. aranan derman ancak, muktedirin uyuduğu vakitlerde çatkapı zihinleri yokluyor, yarı açık bir bilince tam da gereken mesaj sunuluyor. onlar didişip dururken bir şekilde sen ne ediyorsun, sen nereyesun diye bir sual tasvir olunuyor. fısıltılar yüksek yüksek... sessiz avazlar... nasıl bakmak istiyorsan öyle görüyorsun, nasıl görmek istiyorsan öyle belliyorsun. her bellediğin vukuatın v fecaatin birbirinden ayrışmayan, ayrılmayan günden sana / bana / ona artakalan ne? onlar didişirken, sen kenardan kös kös bakmaya kendini kaptırmışken, koyvermişken hala ama v fakat yok yere heder edebilmek için zamanı akla gelmeyen şeyleri dert edindiğin kendi özelinde şu etrafında olup bitenlerden bir haberin var mı. bir manşete, bir tek sütüna hapsedilmiş o da gazetenin en alt köşesine zulalanmış, televizyonda yayınlanmakta olan ajansın neredeyse kapanışında kendine yer bulan kıt satırlık meram halinde görünen senin / benim / onun derdine dair ne çıkarsaman var. neye yanarsın, neyle yanarsın. bunca hilkat garibeliğinin vasattan dipte bir modernlik turnusol demeye bayağı bayağı korkulası bir izbelik ikrarıyla donatılan ahir zamanlar içerisinde persona bir iki üçü farklı bileşenden mürekkep kurguların masalların figürü değildir. parmağın kesildiğinde canın yanmaz mı ey ruh! diye nefeslik bir tınlayış yankılanır.. hala bilmez, anlamaz mısın gidişatın gidişat, yolun yol, geleceğin gelecekten ziyadesiyle uzak düpedüz karabasan bir fasit dairenin durmaksızın tekrarından ibaret olduğunun durmak yok yolunmaya, sinmeye, silinmeye, sessizleşmeye müdanasız devamlılık olduğu meydanda değil midir? hala aklın almaz mı?...

kalk borusu çoktan çalındı. gecenin harala gürelesi sonunda günün şafağıyla buluşurken bir aralık armonycoma or slt ile ağaçkakan'ın önce tasvir sonra gerçek haline dönüştürdükleri projeleri / çatıları olan roadside.picnic, rigor mortis kaydı ile bir kez daha sese büründü. seslenişe dönüştürüldü. eskişehir'den yola çıkmış olan "music for non-musicians" kollektifinin defaatle yineledikleri, deneyselliklerindeki edebi seslenişler, feylezofik çıkarsamalar, öncüllere v ardıllara 'tüm' haklarını teslim etmek adına iliştirilen selamlar, desturlar... ya uyanırlar ya da sonuna kadar uyurlar şiarıyla dinleyicilere sunageldikleri biçimlendirmelerle, sözcüklerle başka bir (d)okumayı beraberinde taşımaktadır. "rigor mortis" mcd her şeyden önce düpedüz bu hayatın görünmeyen yansılarına, yansıtılmayanlarına karşı bir tavır almanın, görün artık bunları kaydı olarak değerlendirilebilir. anticon, ninja tune, plug research vd. gibilerinden aşina olduğumuz seslenişlerin, yalancı dolmalardan çokça çekmiş bi'sath içerisinde kotarılmasının en dikenli yollarında yılmadan yola çıktıkları her yeni eşik, çaba birer taş haline dönüşüyor. bu taşların okkalılarından birisi de bu kısa albüm kaydı. değinileri yüzeysel bir çıkarımın, kolaya kaçıp birbirini tekrar eden bir söylem safsatasından çok derinlerine en dibine sakladıkları vecizler ile beraber anlamlarını çözmek mecburiyetine düştüğünüz birer zihin açar haline dönüşüyor. kolay lokma, iki dirhem v bir çekirdek olmaktansa her tarafından pütürlü her yanında bir titreşimin sunulageldiği, kulağa ulaştığı bu sahanlık bir ülke tasvirine girişilse nasıl okunabilirdi bahsinin de diri bir yanıtını oluşturuyor. güncel dilin içinde öğütülüp, un ufak edilen küçük tefek şeylerin, bir romanın tek bir satırın, uzak diyarların bir yanında olan biten bir savaşın, bir yaşam mücadelesinin nasıl buranın tükenmek bilmeyen acılarıyla benzeştiğini anlamlandırabilmek için kulak vermek gerekiyor... kulak verdikçe sunulanların aromonycoma or slt v ağaçkakan'ın mahirliklerini ikrar etmek bir kenara; artık bilindik teranelerin değil yeni solukların her şeyi tanımlandıracağı ortaya çıkıyor. her şey doğal... her şey sıra dışı.. sanrılar, sarsıntılar, korkular, ölümler, güzün bir türlü hüzünden ayrışmazlığı, kıyas edilebilecek bir dünya bakışımından nasıl da uzakta kaldığımız, bıraktırıldığımıza dair çıkarsayışlar. rigor mortis tek bir vurgunun, tek bir çıkarsamanın takdis edildiği şimdiki zamana inat uyanabilmek adına hakiki bir yönlendirici. uyarana ihtiyaç duyanlara tesiri uzun süre etkili bir kalk borusu olmayı başarıyor... çoğulcu, farklı, düşünsellik ile hemhal, ses bir şenlik halini sunsa da belirli belirsiz bir yası da taşımakta v her dem söylenecek bir şeyler ilave ettiren cinsten bir deneysel sahanın ta kendisi sunumlandırılmakta. "sahte koro" parçasına itinayla kulak verdiğinizde bu deneysel metnin, bu minnet yazınının devamına söylenceler, seslere ulaşmanız bir tıklama mesafesinde... deforme hayat... bu noktadan, imden  sonra başlıyor... yine yeniden başlıyor... biz yorgunuz ama biliyoruz bilgimizi esirgemiyoruz... yine yola çıkacağız... güne karışacağız... sağ olsunlar...

*halil cibran
kaynak, deuss makina
twitter

13melek: rigor mortis

Eskişehirli müzik kolektifi M4NM’nin ta başından beri peşindeyiz. No Call ‘Recently’ ve sinemayı müziğe tahvil ettikleri Sadece Bu Yeterli Değil projeleri, I’mpty, Ağaçkakan, ve Armonycoma or slt’nin solo albümleri, Hals ve I’mpty’nin ortak projesi Vefa’nın spoken word öğretileri her zaman algılarımızı açtı, kulağımıza akan sesler vesilesi ile etrafımıza bakışımızı değiştirip zihin dünyamızı besledi. Ağaçkakan ve Armonycoma or slt aşağı yukarı bir sene önce roadside.picnic isimli yeni projelerini müjdelemişti, ancak bir süre sonra haber gelmez oldu. Bu durumu yeni albüm 'Rigor Mortis' için yazdıkları notta şöyle özetlemişler: “Rigor Mortis, eyleme geçirilemeyen düşüncenin aslında ne denli boşlukta olduğunun kanıtı. Bir yıl önce fikir teatisine başlanmasına rağmen, ancak eyleme geçebilecek karaktere bürünebildiğimiz 2012 yılının haziran aylarında küllerinden doğdu.” Kendilerine umursamazlığı ve tembelliği yakıştırsalar da Rigor Mortis derinliğindeki albümlerin, her ne kadar amatör bir ruh ve imkânlarla hazırlansalar da, ortaya çıkması ve içe sinmesi zaman alıyor; bazı şeylerin vücut bulabilmesi için dimağlarda iyice pişmesi gerekiyor. M4NM bir şekilde yola devam ediyor, otobanı değil taşlı tozlu patikaları takip ediyor. Misak, albüm hakkında yazdığı kenarlık yazısında roadside.picnic ve hatta M4NM müziğinin temel taşlarını şöyle özetlemiş: “Deneyselliklerindeki edebi seslenişler, feylezofik çıkarsamalar, öncüllere ve ardıllara 'tüm' haklarını teslim etmek adına iliştirilen selamlar, desturlar”. Her M4NM albümü bu taşları daha da ince işliyor, gerçeği daha sarsıcı bir şekilde muştuluyor. Rigor Mortis, vücudun ölüm sonrası katılaşma hali manasına gelen bir terim, albüm kapağındaki fotoğrafın yüzüne oturtulan kurukafayla şüphesiz ki bir ilişkisi var. ‘Lagras’ta tepesindeki ampul ışıklarıyla soğutulan cesetlerden, ‘Mütemadiyen’de yudum yudum kanayan saçlardan ve ten dağlayan parmak izlerinden bahseden ikili, bir yandan da bu ağır yükten memnun, tıpkı koskoca gök kubbeyi taşıyan Atlas’ın emanetini sahiplendiği gibi. Ölü vücutların istatistiklere indirgendiği, kafanın bedene ağır geldiği, gittikçe kalabalıklaşan memleketlerin bayrakları ve simgeleriyle dikenli tellere sarıldığı zamanların karamsarlığı var ‘Rigor Mortis’te. Ama tıpkı kasları sertleşip ölü katılığında dimdik duran cenazeler gibi kendilerini salmıyor, hakikati dillendirip musibetleri teşhir ediyorlar: “Şimdi ölün / Yarın başka gün”. Nasihatleri Oblomov, kızıl otları Boris Vian, yol sormaları Jack Kerouac’tan. Eğer bir mezar kazılacaksa onu da kendileri kazan roadside.picnic, deneysel hiphop ve bu toprakların bilinçaltına işlemiş sesleri ustalıkla bir araya getiriyor, ilhamının bir kısmını da Üç Hürel’den, Fikret Kızılok’tan ve Moğollar’dan alıyor. M4NM tedirginlik ve gözlem halinden çıkıp eyleme geçiyor bu albümle, askıda yaşamaya alışıyor, sokaklarda mızıka çalarken vurulmaktan korkmuyor. “Adios” değil, “Bienvenidos”. 
 

2 ağustos '12

kaynak, 13melek
13melek twitter